şekil
şekil

Çevirinin Çeşitliliği

Çeviri, yaşayan bir süreç. Eserlerle yazarların yeniden farklı kültürlerde yaşatıldığı, farklı çevirmenlerin soluklarıyla çeşitli yayın evlerinin ideolojileriyle birleşip farklı bir kültürde, zaman diliminde vücut bulduğu bir süreç. Hiç düşündünüz mü? 1719’da basılan Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe’sunun ya da ilk olarak 1818’de yayınlanan Mary Shelley’nin Frankenstein’ının Türk kültürüyle buluşma hikayesini? Çeviriye bakış açısı toplumların tarihine, ideolojik yapılarına, kültürel değerlerine, dillerinin değişim süreçlerine göre de değişiklik gösterir. Tabii dönemin çeviri kuramları da bu yapılardan beslenerek gelişir. Mesela 19. yy’ın sonlarına doğru Even Zohar’ın ortaya attığı “çoğul dizge kuramı” ile çeviriye interdisipliner bir açıdan bakılmaya başlandı ama o dönemde daha çok çeviri kavramı üzerine tartışılıyordu. Çevirinin yeterliliği, eşdeğerliği ön plandaydı. Şimdilerdeyse makine çevirisini, Web Site çevirisini daha çok görsel-işitsel çevirisini konuşur olduk, metinlerarasılıktan, yeniden yazımdan bahsediyoruz. Artık “çeviri nedir?”in ötesinde dijitalleşmenin ardında bir birikimden söz edip edemeyeceğimiz bir çağa geldik. Çeviri nedir demişken, acaba bu birikim “çeviriyle yeniden yazma” ile ilintili olabilir mi?

Çeviriyle Yeniden Yazma

Zamanın içinde değişim halinde olan çeviri kavramı, çevirmenin metne bakış açısına, yazarın metni yarattığı döneme, çevirinin amacına, metin türüne, çevirinin oluşturulacağı mecraya ve ideolojilere göre değişiklik gösterir. Her şey gibi sadece tek düzlem üzerinde ilerlemeyen çeviri kavramı hukuk, kullanım kılavuzu, tıp gibi belli bir kurum ya da alan dahiline girdiğinde özelleşir. Terminolojik iyileştirmeler ya da dillerin zenginleştirilmesi dışında “kurallar” çerçevesinde ele alınır. Burada her alanda olduğu gibi “uzmanlık”, bir çevirinin niteliğinde önem taşır. Mesela hukukta çok fazla ayrım vardır: İdeal hukuk – pozitif hukuk – ulusal hukuk- uluslararası hukuk… Aynı zamanda bu ayrımlar farklı hukuk sistemlerinde de değişiklik gösterir: Genel olarak hukuk sistemleri Kıta Avrupası Hukuk Sistemi ve Anglo-Amerikan Hukuk Sistemi olarak ikiye ayrılır. Bir de anayasalarda değiştirilemeyen maddeler olur. Dil, cümle, metin yapıları da çevirmenin çeviri stratejisini belirlerken ön planda tutması gereken ögelerdir. Fakat edebiyat, şiir, görsel işitsel alanlara baktığımızda çevirinin değişkenliği konusu tartışmalıdır. Eserin çevirisi bazen yeni okuyucu kitleleri yaratma arzusuyla ortaya çıkarken, kültürde, edebiyatta eserin değer kazanması yönünde de görülebilir. İşte çeviriyle yeniden yazma kavramı da doğal bir ortamda var olur. Birçok disiplin, kültür, yaşayış, dönem… Çeviriyle yeniden yazma konuşulurken Gérard Genette’in ortaya attığı metin ötesi (paratext) kavramına da kısaca göz atmak isteyebilirsiniz.

Metin Ötesinin (Paratext) Yeniden Yazımla İlişkisi

“Çeviriye neden ihtiyaç duyarız?” sorusunun bir değil birçok yanıtı vardır fakat biz, “Metin Ötesinin Yeniden Yazımla İlişkisi” başlığı altında öncelikle metin ötesini dijital mecralar ve yazın alanında inceleyeceğiz. Bir kitabın fiziksel varlığından bahsettiğimizde kitabın adının yer aldığı kitap kapağından, yazı fontundan, kapağın renginden, kapakta kullanılan resimden, ön-arka yüzünde belirtilen yazarından-çevirmeninden-yayın evinden-logodan söz ederiz. Kitabın üzerinde yer alan, eserin konusuyla, eserin türüyle ya da dönüştürüldüğü türle bağdaşan her alan, çevre metin (peritext) olarak adlandırılırken metnin dışındaki, metinle ilgili ögeler (epitext) olarak adlandırılır. Bu kavramları üç sene önce aramızdan ayrılan Fransız yazın kuramcısı Gérard Genette ortaya atmış. Bize yapısalcı bir bakış açısı sunsa da çeviri eyleminin de somut olarak karmaşıklığını ve çeşitliliğini kanıtlamış oluyor bizce. Çevirinin de bir mühendislik işi gibi tek tek hesaplanarak ilerlenmesi gerektiğini ve büyük bir proje olduğunu bizlere gösteriyor. Düşünsenize her eser her kültüre farklı şekilde giriyor. Bazıları orijinale daha yakınken bazıları toplumun düzeyine, dilin yapısına göre farklı şekilde girmek zorunda kalıyor çünkü çevirinin altında birçok ideoloji, düşünce sistemi, strateji yer alıyor. Belki bir çocuk kitabı olarak belki biz televizyon dizisi ya da bir gençlik romanı olarak bir eser dönüşüyor, zamanla… Yeniden yazımın da burada rolü büyük oluyor çünkü eserleri farklı mecralara uyarladığınızda artık çeviri eylemi farklı bir eyleme bürünüyor ama işte çeşitliliğin tadı da böyle çıkıyor.

Yorumlar (3)

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir

});