Fransız Lumiere kardeşler ilk filmi ekranlara taşıdığından bu yana sinemanın gündelik hayattaki yeri, her geçen gün arttı. Hatta sinemaya gitmek, sosyal bir etkinlik hâline geldi. Pandemi ile beraber, Netflix ve Disney + gibi abonelik tabanlı streaming platformları giderek daha da yaygınlaştı. Bu platformlar sayesinde pandemi boyunca sinemaya gidemesek bile evimizin konforunda yüzlerce yeni dizi ve film seyretme şansımız oldu. Tabii bu platformların Türkiye ayağına bu yabancı dizi ve filmleri getirirken çeviri ihtiyacı da giderek arttı.
Film ve dizi çevirisi yaparken aslında ön plana çıkan iki çeviri türü var: alt yazı çevirisi ve dublaj. Dublaj, kaynak içeriğin yerelleştirme yolu ile hedef kitleye uygun bir hale getirilmesidir. Yabancı diyaloglar, aktörlerin ağız hareketlerine uygun olacak şekilde hedef dile çevrilir ve hedef dildeki kayıt, filme yerleştirilir. Burada gerçekçiliği sağlamak oldukça zorlayıcıdır. Repliklerin aktörün ağız hareketleri ile uyumlu olması gerekir fakat her dilin yapısı birbirinden oldukça farklı. Dolayısıyla bu replikleri çevirirken aynı uzunlukta ve aynı anlamı veren cümleler kurmak ustalık gerektirir.
Dublajlı yabancı film veya dizi izlemek, kimilerinin hoşuna gitmeyebilir. Bazı dublajlar iyi bir şekilde yerelleştirilmiş olmuyor. Örneğin, aktör filmde “damn it” diyor ve hedef kitle, dublajlı halinde lanet olsun diye duyuyor. Bu, birçok izleyici için kulak tırmalayıcı olabilir zira bu replik, fazlasıyla çeviri kokuyor. Türkçe konuşurken bir iş ters gittiğinde ve öfkelendiğimizde biz lanet olsun diyerek değil, “Allah kahretsin” diyerek öfkemizi gösterme eğiliminde oluyoruz. Dublaj çevirisi yaparken bu gibi ayrıntılara özen göstermek, dublajın başarılı olması için şarttır.
Alt yazı çeviri hizmeti için talep ise giderek artıyor. Hem bahsi geçen platformlarda hem de internette yayınlanan yabancı içeriklerde izleyiciler muhakkak alt yazı hizmeti almak istiyor. Alt yazı çevirisi, seslendirme veya dublaj hizmetine kıyasla çok daha uyguna geliyor. Tabii, alt yazı çevirisi yapmak da oldukça zahmetli bir iş. Dublaj için aktörün ağız hareketlerine uyum sağlamak gerekiyor, alt yazı için ise sahne süresine. Sonuçta bir sahneye paragraflar yazamazsınız. Dolayısıyla, çeviri yaparken karakter sınırlaması oluyor ve bu sınırlama kapsamında en anlamlı ve doğru çeviriyi yapmak, her zaman o kadar da kolay olmuyor.
Yabancı dizi ve filmleri yeni bir pazara taşırken o pazardaki hedef kitlenin tercihlerini göz önünde bulundurmak hayati önem taşıyor. Bazı kitleler bu içerikleri orijinal dilinde izleyip alt yazı ile takip etmeyi tercih ederken kimileri de yalnızca dublajlı izlemek istiyor. Hedef kitlenin tercihlerine göre eyleme geçmek, her zaman başarı oranını artıracaktır.
Yorumlar kapalı