şekil
şekil

İngiliz Çeviri Dünyasından Türkçe Kısa Hikâyelere Bir Bakış

Kaç yaşında olursanız olun kısa hikâye okumak size keyif verir. Kısa hikâye demişken, Türkçe kısa hikâye yazarları arasında çığır açanlarından kaçını biliyorsunuz? Ya da kaçının kısa hikâyelerini okudunuz bu zamana kadar? Türkçe kısa hikâyelerin İngilizce çevirilerinin, Türk kültürünün dünya edebiyatında tanıtılmasında önemli bir rol üstlendiğinden haberdar mısınız? Günümüzde çoğumuzun roman okumayı daha çok tercih ettiği de bambaşka bir gerçek. Bizce bunun bir nedeni insanların sizi elinizde kalın bir kitap okurken görmesinin daha havalı olduğunu düşünmeniz. Bir de şu konu var tabii: Çoğunlukla büyük, meşhur kitapçılarda karşılaştığımız manzara. Daha kitapçıya adımınızı atar atmaz sizi karşılayan o kalın, gözde, en son çıkan ve çok okunan kitaplar… Kısa hikâyelerin çok görünürde olmadığının bizler de farkındayız. Hatta öyle ki bir kitapçıya girdiğinizde kısa hikâyeleri bulabilmek için ayrı bir çaba sarf etmeniz gerekiyor: Ya görevliye sormanız ya da kitapları teker teker incelemeniz. Aslında Türkçe kısa hikâye çevirilerinin, Türk kültürünün, kimliğinin, dilinin dünya edebiyatında yansıtılmasında öyle büyük bir etkisi var ki… Bu konuyu sadece kısa hikâyeler noktasından ele almayıp Türkçe kısa hikâye yazarlarının dünyayla olan ilişkileriyle, kişilikleriyle bağdaştırarak ilerlemenin daha mühim olduğunu düşünüyoruz. İlginçtir ki bahsedeceğimiz yazarların hayatlarını incelediğimizde çoğunun bir noktada kesiştiğini ya da birbirine benzediğini görüyoruz. Mesela sadece yazarlık yapmıyor bu yazarlarımız, aynı zamanda editörlük, çevirmenlik de yapıyor. Hatta yazmak için, sanatları için mücadele eden birer cengâver olarak da bahsedebiliriz kendilerinden. Bu yüzden sizleri önemli Türk kısa hikâye yazar, editör ve çevirmenlerimizden Talat Sait Halman ve Muzaffer Uyguner’le tanıştırmak istiyoruz. Belki de birçoğunuz çoktan birkaç kitabını, kısa hikâyesini okudunuz bu yetenekli yazarların, gelin şimdi de bu iki yazarın Türk kimliğinin ve kültürünün dünyada tanıtılmasında üstlendikleri o yegâne rollerine bir bakalım.

 

Türkçe Kısa Hikâyelerin İngiliz Edebiyat Dünyasıyla Buluşma Anı

Türkçe kısa hikâyelerin İngilizceye çevrilmesiyle Türk yazarları, Türk kültürü, kimliği, dili, tarihi ve yazım teknikleri dünyada daha görünür bir hale gelmekle kalmadı böylece farklı kültürlerle de buluşma fırsatı oldu. 1980’lerde çeviri kitaplarının %40’tan fazlası İngilizceden çevrilmiş olmasına rağmen bu konuyla ilgili yapılan çeşitli çalışmalara baktığımızda azınlık dillerinden çevrilen kitapların oranının çok az olduğunu görüyoruz. Fakat 2000’li yıllara gelindiğinde bu oran artış gösteriyor ve Türkçe kısa hikâyeler de İngiliz edebiyat dünyasında çevirileriyle yer alıyor. Bu sayede Türk kısa hikâye yazarları da daha görünür hale geliyor ve eserler de gereken değeri sonunda görmeye başlıyor. Buna rağmen hala bazı sorunlar var tabii: Değerli yazarlarımızın ellerinden çıkan eserlerin çoğu o dönemlerde çeşitli mecmualarda (Varlık gibi…) ya da internet sitelerinde yayınlanıyor fakat araştırmalarımıza göre bu zamana kadar bu eserleri, eserlerdeki yazım tekniklerini inceleyen, analiz eden somut çalışmalara ulaşamadık. Oysaki yayınlanan eserlerde kullanılan çeşitli yazım teknikleri, Türk toplumunun yaşayışına, tarihine uzanan farklı anlatı türleri, yazarlarımızın dünyalarıyla toplumdaki evrenleri buluşturduğu hikâyeler, edebiyatımızın zenginliğini ve esrarengizliğini bizlere kanıtlar durumda. Türkçe kısa hikâyelerin İngilizcede yer etmesini konu alan makalemizin ardındaki uzun yolculuğu sizlere iki önemli Türk yazar, editör ve çevirmeni, Talat Sait Halman ve Muzaffer Uyguner’i ve yazarlarımızın birkaç eserini tanıtarak özetlemeye çalışacağız.

 

Olağanüstü Üslupları, Esrarengiz Kişilikleriyle İki Türk Kısa Hikâyecisi: Talat Sait Halman ve Muzaffer Uyguner

Talat Sait Halman’ın ve Muzaffer Uyguner’in Türk edebiyatına ve Türkçeye katkıları sayesinde Türk edebiyatı, kültürü ve dili bu kadar canlı ve zengin bir konumda. Bu iki önemli edebiyatçımız sıradan yazarlar değillerdi aynı zamanda birer eğitimcilerdi de. Bu noktada belki de en önemlisi okurlarına kendi imzalarını taşıyan eserleriyle yaşamlarını aktarmalarıydı. Amaçları da gece gündüz uğraştıkları ve ortaya çıkarttıkları eserleri, yazım tekniklerini ön plana çıkartmak değil, Türk kültürüne ve diline hayat vermek, diğer kültürlerle ve dillerle ilişkilendirmekti. Aslında bu yüzden Halman’ı ve Uyguner’i birer çevirmen olarak değil birer kültür uzmanı olarak gördüğümüzü söyleyebiliriz. Tabii ki bu değerli insanların hayatımıza kattıklarını 700 kelime içine sıkıştıramayız fakat size küçük bir tavsiyede bulunabiliriz: Sait Faik’in hikâyelerinin ve şiirlerinin yer aldığı, Talat Sait Halman ve Jayne L. Warter’ın düzenlediği “Sleeping in the Forest: Stories and Poems” kitabına bir göz atabilirsiniz. Muzaffer Uyguner’in de Sait Faik’in yazar olarak duyulmasında önemli bir yeri olan, Faik’in bibliyografyasının bulunduğu “Sait Faik Abasıyanık” kitabına bir bakabilirsiniz.

Bu arada şunu da belirmek isteriz: Muzaffer Uyguner’in eseri daha İngilizceye çevrilmedi. Belki içinizden bir okurumuz blog yazımızdan ilham alır ve Uyguner’in Sait Faik’in bibliyografisinin ve eserlerinin yer aldığı eserini İngilizceye çevirir. Hayat, yaşadıklarımızı aktardığımız koskocaman bir evren, edebiyat da yazarlarımız arasında bağlantı kurmamızı sağlayan, geçmişimizi unutturmayan ama hep ileriye taşıyan bir araç. Halman ve Uyguner, Sait Faik’i günümüze taşımayı başaran iki muhteşem yazar, bizler de geçmişi günümüze taşıyan, çeviri eylemiyle dilleri, kültürleri birbirine bağlayan birer köprü konumundayız. Burada önemli olan köprünün her iki ucunun da ortak noktada, bir kesişim noktasında buluştuğunu hep hatırlamak.

 

 

 

 

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir

});